26 Kasım 2012 Pazartesi

Nazi Exclusive - Part I: Kuruluş..


Efendim "Ne oldu da bu Nazi piçleri ortalığın .mına koydu" sorusuna yanıt bulmak için, bizim önce tee Birinci Dünya Savaşı zamanlarına gitmemiz gerekiyor. Birinci Dünya Savaşı, lise TARİH 1 kitabından bildiğimiz üzere, 1914-1918 arası devam eden ve "Almanlar yenildiği için bizim de yenik sayıldığımız" savaş. Heh. Bizi s.ktir et şimdi, Almanlara dönelim.

1918'de daha Alman askerleri düşman bölgelerinde it gibi savaşırken, bir anda ateşkes kararı alındı ve savaşı kazanacağız diye g.tlerinden ter akıtan askerlere, "Beyler toplanın savaş bitti, evlere dağılıyoruz, hadi bekleme yapmayın" haberi geldi. Bir yandan iyi haber tabii. Öte yandan, askerlerin, "Asker var savaş yok, savaş var asker yok, eeağmıagoym" gibi Gökmen Özdenak tadında bir sitemde bulunmaları da kaçınılmaz. Sen git evinden uzakta senelerce savaş, üç kuruşluk toprak kazanıcaz diye bütün kankalarının mort olmasına tanıklık et; sonra bir anda "Haydi beyler eve, savaş bitti, demokrasi geldi" Oldu canım... Zor tabii sineye çekmek.

Yorgun argın savaştan dönen Alman askerleri, eş-dostun ajlıktan kırıldığına tanıklık edince iyice kafayı sıyırdılar tabii. Savaş sonrası ekonomisi s.kilen Almanya'da millet sokakta sürünür hale gelmiş idi. Yok öyle şimdiki gibi "Abi Almanya medeniyetin beşiği, ulaşım çok gelişmiş bi kere" geyiği.

1917'deki Sovyet devriminden ilham alan bazı tezcanlı Münihli gençler de, "Beyler biz de Münih'te böyle Sovyet stayla bir yönetim benimsersek kriz mriz kalmaz. Zaten komünizm en güzeliymiş olm, herkes eşit oluyormuş" gazıyla Bavyera'yı ele geçirmeye niyetlendi. Lakin hükümet tarafından görevlendirilmiş askerler, "S.ktirtmeyin lan komünizminizi, zaten başımıza ne geldiyse sizin yüzünüzden geldi" diyerek bu tezcanlı gençleri bastırdılar. Bu dönemde 500 küsür Münihlinin can vermesi, devrimci gençlerin çoğunun Yahudi olması gibi faktörler; zaten savaş mavaş sinirleri bozuk olan pek çok Almanın komünistine ayrı, yahuduna ayrı ayar olmasına yol açtı.

"Başımıza ne bok geldiyse yahudi itlerinden geldi" mantalitesini bir hayat tarzı haline getiren Birinci Dünya Savaşı gazilerinden Münihli Ernst Röhm, "Bu ülke için seve seve" diyerekten, üç vesikalığı ve ikâmetgahını kaptığı gibi Alman İşçi Partisi'ne kaydolmaya gitti. Sene 1919. Kayıt kuyruğunda kendisi gibi "Tabii canım skiim yahudunu da komününü de size bişey olmasın" diye atıp tutan bir başka savaş gazisine rastlayan Röhm; hem yahuda birlikte küfretmek, hem de sıranın ön tarafına kaynak yapabilmek adına yanladığı 30 yaşındaki bu genç adamla hemen kaynaştı. Zaten "bir başka gazi", "bu adam" diye kastırarak anlattığımdan, artık bu adamın Adolf Hitler'den başkası olmadığını hepimiz anlamışsınızdır herhal...

Seneler evvel bahsettiğimiz üzere, Hitler ressam olmayı becerememiş, savaş sonrası da milliyetçi duygularla İşçi Partisi'ne katılmış bir adam. Kendisi gibi savaştan sonra rahat duramayıp siyasete atılan denyo savaş gazilerinden ayrılan yönü, manyak bir belagat yeteneğine sahip olması. Zaten ressam adam içine kapanık olur .mına koyiim, o zamandan belliymiş bu herifin kaderi. Neyse. Bu yüksek belagat ve ikna kabiliyetiyle, savaştan beyni hoşafa dönmüş diğer parti üyelerini kafalaması çok zor olmadı Adolf'un. Kısa sürede parti liderliğine ulaştı, partinin adını da yahud düşmanı oldukları iyice belli olsun diye "Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi" yaptı. "O ne .mına koyiim destan gibi, şöyle ANAP gibi kısa bi isim bulak buna" ısrarlarıyla kısa zamanda Nazi Partisi adını alan oluşum, Alman siyaset sahnesine "Alman değilsen ocak dışısın" gibi fantastik bir ideolojiyle giriş yaptı.

s.

Hiç yorum yok: